14 Mayıs 2024 Salı
Ana SayfaSektörden HaberlerBu gidişle ekonomide yüzde 3 büyüme zor

Bu gidişle ekonomide yüzde 3 büyüme zor


Ekonomide büyüme, yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 1,6 ile beklentilerin altında kaldı. 9 aylık büyüme ise yüzde 2,6 oldu. İç talepteki daralma, ekonomideki ‘yumuşak iniş' tartışmalarına yeni bir boyut kazandırdı. Uzmanlar sene sonu için belirlenen yüzde 3,1'lik büyüme hedefine ulaşılmasının zor olduğunu belirtiyor.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), üretim yöntemiyle hesaplanan gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) 2012 üçüncü çeyrek sonuçlarını dün açıkladı. Buna göre, üretim yöntemiyle hesaplanan GSYH tahmininde, senenin üçüncü üç aylık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre cari fiyatlarla GSYH, yüzde 7,7'lik artışla 377 milyar 584 milyon lira oldu. Sabit fiyatlarla ise bu rakam yüzde 1,6 artışla 31 milyar 594 milyon lira olarak gerçekleşti. Takvim etkisinden arındırılmış sabit fiyatlarla GSYH yılın üçüncü çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 1,9'luk artış gösterdi. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH değeri de bir önceki döneme göre yüzde 0,2 arttı.

Türkiye ekonomisinde yılın 9 aylık döneminde sabit fiyatlarla en fazla büyüyen sektör, yüzde 6,7 ile Gayrimenkul, Kiralama ve iş faaliyetleri olurken, sektörün 9 aylık dönemde cari fiyatlarla büyüklüğü 49 milyar 940 milyon 828 bin liraya ulaştı. Bu dönemde Elektrik, gaz, buhar ve  sıcak su üretimi ve dağıtımı yüzde 6,2, ev içi personel çalıştıran hanehalkları yüzde 5,6, sağlık işleri ve sosyal hizmetler yüzde 4,7, balıkçılık 4,3 büyüdü. GSYH büyüklüğü cari fiyatlarla 9 aylık dönemde 1 trilyon 57 milyar 347 milyon 799 bin lira oldu. Yılın dokuz aylık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre sabit fiyatlarla GSYH, yüzde 2,6'lık artışla 87 milyar 655 milyon lira olarak gerçekleşti. TÜİK, bu yılın ilk iki çeyreğindeki büyüme hızlarını da revize etti. Yılın ilk çeyreğinde yüzde 3,3 olarak açıklanan sabit fiyatlarla büyüme hızını yüzde 3,4'e, ikinci çeyreğinde yüzde 2,9 olarak açıklanan büyüme hızı rakamı da yüzde 3'e revize edildi.

İktisadi faaliyet kollarına göre gerçekleşen yıllık büyüme oranları imalat sanayiinde yüzde 1,3, inşaatta yüzde 0,4 olurken ticaret kalemi yüzde 1,2 daraldı, Ulaştırma-Haberleşme yüzde 2,3 ve mali kuruluşlar yüzde 0,9 arttı. Harcamalar yöntemiyle hesaplanan GSYH'ya göre ise; yurtiçi tüketim yüzde 0,5, devletin Yatırım harcamaları yüzde 7,6, özel yatırımlar yüzde 11,1 ve mal-hizmet ithalatı yüzde 2,4 daraldı. Yıllık değişim olarak devletin nihai tüketim harcamaları yüzde 4,4 ve mal-hizmet ihracatı ise yüzde 11,9 arttı. Büyüme kompozisyonuna bakıldığında; yurtiçi tüketim büyümeyi 0,4 puan aşağı çekerken, devletin nihai tüketim harcamaları ve devletin Yatırım harcamaları 0,4'er puan yukarı, özel yatırımlar 2,2 puan aşağı, stok değişimleri 0,1 puan aşağı ve net İhracat 3,4 puan yukarı taşıdı. EFG İstanbul Başekonomisti Haluk Bürümcekçi, önceki çeyrekte yüzde 1 daralan ve büyümeyi 0,7 puan aşağı çeken iç talebin 3. çeyrekte yüzde 0,5 daralmayla bir miktar toparlansa da büyümeyi negatif etkilemesi ve net ihracatın büyümeye verdiği katkının 3,4 puan ile önceki çeyreklerin altında da olsa devam ettiğine dikkat çekti. Bürümcekçi, "2012 büyüme tahminimiz olan yüzde 3,4'ün üzerindeki aşağı yönlü risklerin artması sebebiyle beklentimizi yüzde 2,9'a indiriyoruz. " dedi.

Büyüme hızının Türkiye ekonomisinin potansiyel büyüme hızının altında kalmaya devam etmesinin Merkez Bankası'na gevşek para politikasını koruma imkânı verdiğini vurgulayan Bürümcekçi, düşük Faiz ortamının yurtiçi özel tüketime ve bir miktar gecikmeyle de yurtiçi özel yatırımlara destek olmasını beklediklerini açıkladı. Süleyman Şah Üniversitesi Ekonomik Etüdler Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Fatih Macit de açıklanan sonuçların ekonomideki yumuşak inişin artarak sürdüğünü gösterdiğini söyledi.

Üçüncü çeyrek büyüme rakamlarının bu yılın hedefi olan yüzde 3'ü yakalamanın zorluğunu ortaya çıkardığını vurgulayan Macit, şunları kaydetti: "Bu yılı yüzde 3 büyüme ile kapatabilmek için son çeyrekte ekonominin en az yüzde 4,1 büyümesi gerekiyor ki öncü göstergeler bunun gerçekleşme ihtimalinin son derece güç olduğunu gösteriyor. Özellikle enflasyondaki gelişmeler önümüzdeki süreçte Merkez Bankası'nın Faiz konusunda biraz daha rahat hareket etmesini sağlayıp iç talebe destek olabilir. Fakat burada canlanan iç talebin cari açık üzerinde ne kadar etkili olacağı da Merkez Bankası tarafından sıkı bir şekilde takip edilecektir.

Marbaş Menkul Değerler Araştırma Müdürü Üzeyir Doğan ise, 3. çeyrek büyümesinin ve ekim ayı Sanayi üretiminin hayal kırıklığına yol açtığını kaydetti. Doğan, "Merkez Bankası sene başından beri 3. çeyrek ile birlikte yeniden ılımlı bir büyüme sürecine girileceği söylemini tekrarlıyordu. Açıklanan rakamlar istenilen büyüme hızına kavuşulamadığını göstermiş oldu. Bu rakamların ardından Merkez Bankası'nın ayağını gaza hafiften basma zamanının geldiğini düşünüyoruz. Bu yönde atılacak ilk adımın da, politika faizi ve faiz koridorunun alt bandında bu ay yapılacak PPK toplantısında en az 25 baz puanlık indirim yapılarak atılacağını düşünüyoruz." şeklinde konuştu.

Merkez, büyümeyi desteklesin

Büyüme sonuçlarını değerlendiren ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, üçüncü çeyrekte iç talepteki 1,8 puanlık daralmanın büyümeyi aşağı çektiğini, net ihracatın ise büyümeye 3,4 puan pozitif katkı sağladığını söyledi. Büyüme beklentilerinin pek çok ülkede aşağı çekildiği bir dönemde Türkiye ekonomisinin büyümeye devam ettiğini kaydeden Çağlayan, "Fakat bizim Türkiye olarak hem iç talebin hem dış talebin katkısına ihtiyacımız var. İç talebin küçüldüğü, büyümeye destek vermediği bir ortamda dengeli ve kalıcı bir büyüme olamaz. İhracat 2012 yılında büyümenin lokomotifi oldu ama 2013'te ve sonrasında büyümenin sürdürülmesi için iç talep ve net ihracat kalemleri büyümeye aynı yönde destek vermeli. Büyümenin istikrarlı ve sürdürülebilir olması için Merkez Bankası'nın büyümeyi destekleyici adımlar atması gerekiyor." dedi. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün de, büyüme rakamlarına ilişkin, yıl sonu beklentilerinden bir sapma meydana gelmeyeceğini kaydetti.

Ergün, "Ülkemiz büyümeyi daha da artıracak her türlü enstrümana sahiptir. Önemli olan bu enstrümanları, her şeyi hesaba katıp, doğru zamanda kullanmaktır." şeklinde konuştu. Ergün, bu yıl ekonomik anlamda ana amaçlarını, istikrarı tesis etmek ve büyümenin kalıcı olmasını sağlamak olarak açıkladıklarına işaret ederek, bu amaçlar doğrultusunda politikalarını riskleri azaltacak ve dış şoklara karşı direnci artıracak şekilde tasarladıklarını kaydetti. Attıkları adımlar sayesinde Türkiye'nin istikrarlı bir şekilde büyürken, ekonomik riskleri en aza indirdiğini belirten Ergün, "Türkiye bu süreçten daha güçlü çıkacaktır. Bugün açıklanan veriler de beklentilerimizin çok dışında gerçekleşen veriler olmamıştır. Beklentilerimizi oluştururken son çeyreğin üçüncü çeyrekten daha iyi olacağını ve Türkiye'nin yıl sonu itibarıyla bölgesinde en hızlı büyüyen ülkelerden olacağını belirtmiştik. Yıl sonu beklentilerimizde bir sapma meydana gelmeyecektir. Bu görüşümüz hâlâ geçerlidir." ifadelerini kullandı.

Altın ihracatı kafaları karıştırdı

ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın üçüncü çeyrekte net ihracatın büyümeye 3,4 puan pozitif katkı sağladığını açıklaması, gözleri ihracat rakamlarına çevirdi. Son dönemde ihracatta külçe altının payının katlanarak artması dikkat çekiyor. 2011'de İran'a 54 milyon dolarlık altın ihracatının 2012'de patlayarak 5 milyar doları geçmesi, bu durumun reel ihracat değil de İran'la yapılan ticarette Türkiye'nin bir ödeme şekli olduğuna dair tartışma başlamıştı. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ise geçen ay Plan ve Bütçe Komisyonu'nda yaptığı konuşmada, bu yıl külçe altın ihracatında patlamanın en önemli sebebinin İran olduğunu ifade etti. Babacan, "Türkiye olarak İran'dan aldığımız gazın parasını biz TL olarak İran'ın Türkiye'deki hesabına yatırıyoruz. Fakat İran'ın o parayı dolar olarak kendi ülkesine götürmesi mümkün değil, uluslararası kısıtlamalar, ABD'nin yaptırımları sebebiyle.

Dolayısıyla İran bunu döviz olarak kendi ülkesine götüremeyince, o TL'yi kendi hesabından çekiyor, altın alıyor piyasadan. Altını kendi ülkesine götürüyor. İran'a altın ihracatı aslında bizim doğalgazı almak için ödediğimiz karşılık gibi bir şey oluyor." dedi. Aynı konuşmasında Babacan, ülkedeki altın üretiminin arttığına işaret ederek, fakat bu durumun ‘altın sattık da öyle büyüdük' şeklinde algılanmasının doğru olmayacağını söyledi. Bakan Çağlayan ise dün konuyu değerlendirirken, altının, Türkiye'nin son derece önemli bir ihracat kalemi olduğunu, bir ödeme aracı olmadığını kaydetti. Uzmanlar, altını ihracat kalemi değil ödeme aracı olarak değerlendirildiğinde, büyüme rakamlarının açıklanandan daha düşük olacağını belirtiyor. Büyüme oranında ihracatın payının 3,4 puan olduğuna işaret eden uzmanlar, ihracatta altını payının yaklaşık yüzde 10 olduğu göz önüne alındığında, ödeme aracı olarak kullanılan altının büyümeye 0,34 etki edeceğini ifade ediyor. Bu durumda büyüme rakamının açıklanandan 0,34 daha az, yani 1,26 kabul edilmesi gerektiğini kaydediyor.

PROJE BİLGİ FORMU

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yapın

Lütfen yorumunuzu girin!
Lütfen isminizi girin

Son Haberler

YAZARLAR

Avatar photo
363 YAZI