13 Mayıs 2024 Pazartesi
Ana SayfaSektörden HaberlerBaşbakan: Gerekirse yıkacağız!

Başbakan: Gerekirse yıkacağız!

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından düzenlenen 'Yerel Yönetimler ve Aile' sempozyumunda katılımcılara seslendi.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Şimdi gideceğiz, gerekirse evleri yıkacağız. Bunun yetkisini aldık mı? Aldık. Yasal düzenlemelerini buna göre, kentsel değişim ve dönüşümle beraber yaptık, yapıyoruz, yapacağız. Onun için diyoruz ki, tüm milletime sesleniyorum, bizim işimizi kolaylaştırın. Biz sizleri sokakta bırakmayız'' dedi.

Erdoğan, partisinin genel merkezinde düzenlenen Yerel Yönetimler ve Aile Sempozyumu'na katıldı. Yerel Yönetimler Başkanlığı'nın düzenlediği sempozyumda bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan, ustalık dönemine girerken çok önemli bir adım attıklarını Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nı kurduklarını söyledi.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

''Şimdi gideceğiz, gerekirse evleri yıkacağız. Bunun yetkisini aldık mı? Aldık. Yasal düzenlemelerini buna göre, kentsel değişim ve dönüşümle beraber yaptık, yapıyoruz, yapacağız. Onun için diyoruz ki, tüm milletime sesleniyorum, bizim işimizi kolaylaştırın. Biz sizleri sokakta bırakmayız. Ama işimizi kolaylaştırın. Çünkü biz sizin yavrularınızın ayaklarının toprağa, çime değeceği parklar yapabilelim. Yoksa apartmanın dairesinin içine tıkamışsın, başka hiçbir imkanı yok. Bu hayat o yavrularımız için hayat değil. Biz çocukluğumuzu yaşadık ama şu andaki kuşaklar çocukluğunu büyük ölçüde yaşayamıyor. Biz yeri geldi baştan başa çamur olduk, toprağın içinde yoğrulduk. Çünkü topraktan geldik, toprağa gideceğiz. Ama şimdiki nesiller bunu yaşayabiliyor mu? Yok. Büyükşehirlerde böyle bir imkan yok.
İnşallah çocuklarımıza biz o beton yığınları içerisine mahkum olmuş şehirler değil, işte o arzuladığımız parkları olan, parklarla donatılmış çevreleri olan şehirler emanet edeceğiz. Biz çocuklarımıza huzurlu şehirler emanet edeceğiz. Güvenli şehirler, yeşille bezenmiş şehirler, insana dost iller emanet edeceğiz. Aile huzurunun, aile saadetinin sokağa kadar taştığı şehirler inşa edeceğiz. Aile huzuruyla birlikte kardeşlik hukukunun egemen olduğu şehirleri imar edeceğiz. Hiç kuşkumuz yok burada belediyelerimize, belediye başkanlarımıza, büyük sorumluluk düşüyor. AK Parti'li her bir belediye başkanı, belde belediyesinde tutunuz, büyükşehir belediyesine kadar her bir başkan arkadaşımız öncelikle böyle bir ufka, böyle bir vizyona, misyona kesinlikle sahip olmalıdır.''

''Bugüne kadar her ne yaptıysak aile için yaptık''

Sadece belediye başkanlarının değil, il genel meclisi, belediye meclisi üyelerinin de aynı şekilde bu tasavvura sahip olması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, bu tasavvuru gerçeğe dönüştürecek bir atılımın içinde olması gerektiğini dile getirdi.

Zamanın hızla akıp gittiğini belirten Başbakan Erdoğan, 2011 yılının Haziran ayında genel seçimlerin yapıldığını hatırlatarak, neredeyse bir yılın geride kaldığını ifade etti. Erdoğan, ''Bugüne kadar her ne yaptıysak aile için yaptık. Ne yaptıysak aile saadeti, ailenin huzuru, refahı, ailenin güçlendirilmesi ve yaşatılması için yaptık. Bundan sonra da önce insan, önce aile diyecek, her adımımızda önce aileyi gözeteceğiz'' dedi.

Sempozyumun tüm bu nedenlerden dolayı son derece önemli olduğunu kaydeden Başbakan Erdoğan, belediyelerin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile dayanışma içerisinde yoğun bir şekilde uygulamaya endeksleneceklerini söyledi. Başbakan Erdoğan, ''Şehirlerin ailelere değil, ailelerin şehirlere hükmettiği yaşam alanları oluşturmadan bu sempozyum inanıyorum ki yol gösterici olacaktır'' diye konuştu.
 

''Dünyada Çin'den sonra Türkiye ikinci ülke oldu''
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin dünyada 2011 yılını Çin'den sonra büyümede ikinci olarak tamamlayan ülke olduğunu belirterek, ''Gayri Safi Yurtiçi Hasılamız 2011 yılının tamamında 772,3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Türk Lirası cinsinden milli gelirimiz 1 trilyon 295 milyar Türk Lirası oldu. Böylece gerek dolar cinsinden gerekse Türk Lirası cinsinden Cumhuriyet tarihimizin yeni bir rekorunu da elde etmiş olduk. Görüldüğü gibi laf değil, netice. Çünkü siyaset netice alma sanatıdır, laf üretme sanatı değildir'' dedi.

Erdoğan, partisinin genel merkezinde düzenlenen Yerel Yönetimler ve Aile Sempozyumu'na katıldı. Yerel Yönetimler Başkanlığı'nın düzenlediği sempozyumda konuşan Erdoğan, başta yurt dışından gelenler olmak üzere sempozyuma katılanlara teşekkür etti ve aile projeleri üreten belediye başkanlarını da kutladı.

Türkiye İstatistik Kurumu'nun 2011 yılı son dönemine ilişkin büyüme rakamlarını açıkladığını hatırlatan Erdoğan, Türkiye ekonomisinin 2011 yılının son çeyreğinde yüzde 5,2 oranında büyüme kaydettiğini, böylece ekonominin 2011 yılının tamamında yüzde 8,5 oranında büyümüş olduğunu ifade etti.
Erdoğan, şöyle devam etti:

''Bu şu demektir; dünyada Çin'den sonra Türkiye 2011 yılını büyümede ikinci olarak tamamlayan ülke oldu. Gayri Safi Yurtiçi Hasılamız 2011 yılının tamamında 772,3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Türk Lirası cinsinden milli gelirimiz 1 trilyon 295 milyar Türk Lirası oldu. Böylece gerek dolar cinsinden gerekse Türk Lirası cinsinden Cumhuriyet tarihimizin yeni bir rekorunu da elde etmiş olduk. Görüldüğü gibi laf değil, netice. Çünkü siyaset netice alma sanatıdır, laf üretme sanatı değildir.
2002 yılında Hükümeti devraldığımızda Gayri Safi Yurtiçi Hasıla 230 milyar dolardı. Şu anda Gayri Safi Yurtiçi Hasılayı 2002 yılına göre üç kattan fazla artırmış olduk. Kişi başına milli gelirimiz de 2002 yılında 3 bin 492 dolardı. Bu da bugün 10 bin 444 dolara ulaşmış oldu. Bunun da şöyle bir güzel özelliği var, birileri nüfuslarını düşürerek 'benim kişi başına düşen milli gelirim arttı' der. Bizim nüfusumuz azalmadı, tam aksine hem nüfusumuz arttı hem de nüfusumuzun artışına oranla aynı şekilde kişi başına milli gelirimiz de görüldüğü gibi o da arttı. Başarı bu. Başarı diğerinde olduğu gibi ters orantılı değil, doğru orantılı olacak. O da çıkacak, o da çıkacak. Bizde nüfusu da arttı, kişi başına milli gelir de arttı. Biz bunu başardık. Bundan dolayı ayrıca mutluyuz.''

Türkiye nüfusunun 75 milyona ulaştığını belirten Erdoğan, daha da artmasını istediklerini söyledi. Erdoğan, ''Ne diyoruz; en az üç kişi… Üç çocuk sahibi olacağız. Bütün çocuklarımıza bunu hep tavsiye edeceğiz. En az üç çocuk. Bunu başarmamız lazım. Hiç korkmayın kim ne derse desin, her doğacak olan, her doğan rızkıyla beraber geliyor. Diğerleri sadece muhasebat tutanaklarında kendilerini aldatırlar. Bazıları çok oynadı onların üzerinde ama kendilerini yine de kurtaramadılar. İşte Avrupa'da şu anda bunun örneklerini görüyoruz'' diye konuştu.

Türkiye ekonomisindeki büyümeye dikkati çeken Erdoğan, ''Küresel krizin etkilerinin devam ettiği özellikle Avrupa'da sıkıntıların had safhaya ulaştığı bir dönemde Türkiye ekonomisinin hamdolsun bu oranda büyüme kaydetmesi her açıdan son derece sevindirici bir gelişmedir. Bu büyüme oranlarının ülkemize milletimize hayırlı olmasını Allah'tan temenni ediyorum. Bu muhteşem sonucu elde etmemizde katkısı olan herkesi, 75 milyonunun tamamını yürekten kutluyor, teşekkür ediyorum'' dedi.

''Bizim medeniyetimiz insanın şehri şekillendirdiği bir medeniyettir''

Erdoğan, eski çağlarda bazı savaşçı kavimlerin şehirlerden korktuğunun ve şehirlere girmediğinin söylendiğini belirterek, bu kavimlerin şehirlerin bir ruhu olduğuna ve içinde yaşayan insanları şekillendirdiğine inandıklarını ve fethettikleri her şehri de adeta taş üstünde taş kalmayacak şekilde yakıp, yıktıklarını anlattı.

Şehre düşman olan bu savaşçı kavimlerin, şehre ait izleri yani medeniyeti de ortadan kaldırdığını, geçmişe ait tüm eserleri özellikle kitapları, kütüphaneleri yaktıklarını ifade eden Erdoğan, bunun üzerinde düşünülmesi gereken çok büyük bir yanlış olduğunu vurguladı.

Erdoğan, şöyle konuştu:
''Nitekim bizim miras olarak devraldığımız medeniyetimiz altını çizerek ifade ediyorum, şehrin insanı değil, insanın şehri şekillendirdiği bir medeniyettir. Elbette ki şehir adı üstünde içinde yaşayanları şehirleştirmiş, medenileştirmiştir. Ama o medenileşme insanı merkeze alan, insan odaklı, insana göre kalıba girmiş bir şehrin şekillenmesidir.
Bizim inşa ettiğimiz tarihteki şehirlerimize baktığınızda hep önce insanı görürsünüz. Tarihi Konya'da, Bursa'da, Edirne'de Sivas'ta, İstanbul'da hatta Saraybosna'da, Üsküp'te, Selanik'te, Kudüs'te, Mekke ve Medine'de insanı yutan değil, insanı yücelten, öne çıkaran bir mimari tarzla karşılaşırsınız. Bunu eski Kiev'de de görürsünüz. Orada da yine tarihi Kiev insanı yutmaz, o da insanı yüceltir. Minareler, kubbeler rastgele değil, şehre bir estetik, bir muhabbet kazandırmak kaygısıyla adeta göğe yükselmiştir. Çeşmeler, sebiller su ihtiyacını karşıladığı kadar şehre güzellik katmak amacıyla tasarlanmıştır. Mahalleler, sokaklar, evler hatta burayı özellikle vurgulamak istiyorum evlerin cumbaları hatta o cumbalara konulan çiçekler hep insanı merkeze alan, insanını huzur ve konforunu gözeten bir anlayışla inşa edilmiştir. Ne zaman ki kendi medeniyetimize, kendi tarihimize, kendi mimari anlayışımıza sırt çevrilmiştir işte o zaman hem şehirler bozulmuş hem de şehirde yaşayan insanlar yıpranmaya başlamıştır. Artık insan için değil arabalar için, çocuklar için değil ticaret için, yaşlılar için değil hızlı yaşayanlar için kentler inşa edilirken şehirler bozulmuş, titizlikle korunması gereken pek çok hassasiyet de bu arada kaybedilmiştir.''

Geçmişte İstanbul'da evlerin cumbalarına konulan çiçeklerin renginin bile anlam ifade ettiğini, mesaj verdiğini belirten Erdoğan, ''Örneğin evinde hasta olan aile cumbasına sarı çiçek koyuyor, sokaktan geçenlerin gürültü yapmamasını bu yolla rica ediyordu. Burası çok anlamlı. Bugün ise her sokağa araçlar giriyor, motor gürültüsünün üzerine çocuğu, hastayı, yaşlıyı düşünmeden günün ve gecenin her saatinde kornaya basılıyor. İşte eğer şehri insana göre değil araçlara, otomobillere göre dizayn ederseniz o zaman siz şehre değil, şehir size hükmeder. Ben şehir tasavvurumuzun sadece bir nostalji olarak kalmasının hem kendimize hem tarihimize hem kültürümüze ve medeniyetimize bir haksızlık olduğunu düşünüyorum. Elbette geriye dönüş mümkün değildir, elbette o tarihi şehirleri inşa etmek kabil değildir, ancak oradaki anlayışı, felsefeyi, yaklaşımı idame ettirmek, oradaki bakışı, tasavvuru bugüne taşımak en azından bundan sonra şehirleri farklı bir konseptle inşa etmek elbette ki mümkündür. Biz tıpkı kendi tarihimizde, kendi medeniyetimizde olduğu gibi insan merkezli şehirler inşa etmek zorundayız. En azından AK Parti'li belediyeler bunu başarmak durumundadır'' diye konuştu.

''Modern şehirler insana hükmediyor ve insanı mahkum ediyor, hapsediyor''
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Modern şehirler, insanı ötelediği gibi maalesef aileyi de öteleyen, hatta aile kurumunu doğrudan hedef alan bir anlayışla yükseliyor. Şehirler ailelere, aile mahremiyetine, aile birlikteliğine ve aile kutsiyetine aykırı şekilde genişliyor. Yani insan şehre hükmetmiyor, tam tersine modern şehirler insana hükmediyor ve insanı mahkum ediyor, hapsediyor'' dedi.

Erdoğan, partisinin genel merkezinde düzenlenen Yerel Yönetimler ve Aile Sempozyumu'na katıldı. Yerel Yönetimler Başkanlığı'nın düzenlediği sempozyumda bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan, şehirciliğin önemine değindi.

Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Modern şehirler, insanı ötelediği gibi, maalesef aileyi de öteleyen, hatta aile kurumunu doğrudan hedef alan bir anlayışla yükseliyor. Şehirler ailelere, aile mahremiyetine, aile birlikteliğine ve aile kutsiyetine aykırı şekilde genişliyor. Yani insan şehre hükmetmiyor, tam tersine modern şehirler insana hükmediyor ve insanı mahkum ediyor, hapsediyor. İşte biz bunu tersine çevirmek, en azından bunu tersine çevirecek, gelecek nesillere örnek teşkil edecek bir tarzı, anlayışı hakim kılmak mecburiyetindeyiz.
Aile; toplumun da, ülkenin de, geleceğin de nüvesidir, çekirdeğidir. Ailenin olmadığı, ailenin parçalandığı, örselendiği bir toplumun geleceğe umutla bakması asla ve asla söz konusu değildir. İnsana saygının kaynağı ailedir, hoşgörünün kaynağı ailedir. İtimadın, dürüstlüğün, çalışkanlığı, vatanseverliğin kaynağı ailedir. Aynı şekilde demokrasinin de kaynağı ailedir. Aile; toplumu da, ülkeyi de ayakta tutan en önemli, en sağlam tuğladır. O tuğla çekilip alındığında, o tuğla çürütüldüğünde kaçınılmaz olarak toplum çürüyecek, kaçınılmaz olarak ülke çürüyecektir.
Aile AK Parti'nin siyaset anlayışının merkezinde yer alan bir kurumdur. Bizim siyaset anlayışımızda, bu siyaset anlayışının ürettiği her icraatımızda en önce aile düşünülmüş, en önce aile gözetilmiştir. Eğitim, sağlık, adalet, emniyet, ekonomi, enerji, tarım aile için vardır. Elbette ki bizim yerel yönetim anlayışımızın da merkezinde, temelinde aile vardır. AK Partili belediyeleri diğerlerinden ayıran en temel özelliklerden biri aile kurumuna gösterdiği hassasiyettir.''

''Süleymaniye'nin penceresinden bakan bir çocukla gecekondunun penceresinden
bakan bir çocuğun gelecek tasavvuru aynı değildir''

Sosyal belediyeciliğin, toplumun en küçük biri olan aileyi dikkate alan belediyecilik olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, belediyeleri sadece park yapan, yol yapan, altyapı inşa eden, çöp toplayan kurumlar olarak görmediklerini dile getirdi. Bu faaliyetlerin belediyelerin asli görevi olduğunu belirten Erdoğan, belediyelerin ''önce insan, önce aile'' diyerek çalışmalarını yürütmeleri gerektiğini söyledi.

Belediyelerin eğitimi, sanatı, sporu destekleyeceklerini kaydeden Başbakan Erdoğan, belediyelerin aynı zamanda yoksul vatandaşları arayıp bulması gerektiğini ifade etti.

Erdoğan, şunları kaydetti:
''Benim belediye başkanım, özellikle AK Partili belediye başkanı kardeşlerim için söylüyorum, gidecek icabında kapı kulağını kabartacak, içeride acaba neler oluyor? Soruşturacak, durumu nedir, ne değildir… Bu yapmak zorundasınız, bunu yapmak zorundayız. Çünkü sizler bizim elimiz, ayağımızsınız. İşiten kulağımızsınız, elimizi uzatacak sosyal kurumumuzsunuz aynı zamanda.''

Belediyelerin yaşlıları ve kadınları her icraatında dikkate alması gerektiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, belediyelerin her ne yaparlarsa çocuklar ve çocukların geleceği için yapmaları gerektiğine dikkati çekti.

Erdoğan, şöyle devam etti:
''Süleymaniye'nin penceresinden bakan bir çocukla gecekondunun penceresinden bakan bir çocuğun gelecek tasavvuru aynı değildir. Biz çocuklarımıza gelecek tasavvurlarını olumlu yönde şekillendirecek sokaklar, mahalleler, şehirler emanet etmek zorundayız Ne yazık ki bizler böyle şehirler emanet almadık. Bizler tarihi dokunun kuşatıldığı, yeşilin katledildiği, sağlıksız büyümüş gecekondularca çevrelenmiş şehirler emanet aldık.''

Notlar

Sempozyuma; Filistin'in Ramallah ve Ukrayna'nın Kiev kenti Belediye Başkanları ile Bulgaristan Mestanlı kenti belediye başkanı Mehmet Akif de katıldı.

Sempozyumda, Başbakan Erdoğan'a aileye yaptığı katkılardan dolayı, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Tanrıverdi tarafından ''Vazonun içinde gül bulunan'' bir tablo hediye edildi.

Sokakta yaşarken, Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen resim kursuna katılan Mücahit Türkcanlı isimli bir çocuk da Başbakan Erdoğan ve vefat eden annesi Tenzile Erdoğan'ın bulunduğu bir kara kalem resim çalışmasını Erdoğan'a hediye etti.

Başbakan Erdoğan da yerel yönetimlere yaptığı katkılardan dolayı AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Tanrıverdi'ye bir plaket verdi.

Başbakan Erdoğan, daha sonra, yerel yönetimler ve aile proje yarışmasında ödül kazanan belediye başkanlarına ödüllerini verdi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ''Aile sağlığını koruma hizmetleri'', Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ''Hedef mutlu aile'' ve Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek ise ''KADEM'' projesi ile ödül aldı.

Bazı il ve ilçe belediye başkanlarına da aile konusunda geliştirdikleri projelerden dolayı ödül verildi

sabah 

PROJE BİLGİ FORMU

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yapın

Lütfen yorumunuzu girin!
Lütfen isminizi girin

Son Haberler

YAZARLAR

Avatar photo
363 YAZI