5 Aralık 2025 Cuma
Ana SayfaManşetYeni konut arzının belirgin şekilde artmasını beklemek zor!

Yeni konut arzının belirgin şekilde artmasını beklemek zor!

Nisan–Haziran 2025 dönemi­ne ait yapı izin istatistikleri, yeni konut üretimi için alınan ruhsat­ların sınırlı bir artış gösterdiği­ni ortaya koyuyor. Yani gelecek dönemde arzın belirgin şekilde artmasını beklemek zor. Bunun üzerine inşaat maliyet endeksi Haziran 2025’te yıllık bazda yüz­de 70’e yaklaşan bir artış kaydet­ti. Malzeme fiyatlarındaki hızlı yükseliş, işçilik maliyetlerindeki artışla birleşince, yeni projelere başlamanın yükü ağırlaşıyor.

Dolayısıyla üreticiler için tablo zor: Bir yandan talep düşüyor, di­ğer yandan maliyetler hızla artı­yor. Bu çifte baskı, konut arzının kısa vadede genişleyemeyeceğini gösteriyor.

TCMB’nin yılın son çeyreğin­de faiz indirimi yönünde adım atacağına dair güçlü beklenti var. Politika faizinde yaşanacak ola­sı bir gevşeme, bankaların fonla­ma maliyetlerini aşağı çekecek­tir. Teoride bu durum konut kre­disi faizlerine de olumlu yansır; ancak Türkiye pratiğinde bunun her zaman birebir ve eş zamanlı olmadığını biliyoruz.

Örneğin geçtiğimiz yıllarda po­litika faizinde yapılan indirimler, konut kredi faizlerine çoğu za­man 2–3 ay gecikmeyle ve sınır­lı oranda yansımıştı. Bankalar, hem kaynak maliyetlerini hem de regülasyonlardan kaynaklı yü­kümlülüklerini göz önünde bu­lundurarak kredilerde hızlı bir gevşemeye gitmedi. Bugün de benzer bir tablo söz konusu.

Üstelik BDDK’nın 2023 Ağus­tos’unda uygulamaya koyduğu kredi daraltıcı tedbirler hâlâ yü­rürlükte. Bankaların kredi tah­sis kriterlerini sıkılaştıran, temi­nat ve oranlarda daha temkinli hareket etmelerine neden olan bu düzenlemeler, faizler düşse bile krediye erişimi sınırlı kılı­yor. Dolayısıyla politika faizin­deki indirim, piyasanın beklediği ölçüde bir canlanma yaratama­yacak.

Bu nedenle, 2025 sonunda TC­MB’nin faiz indirimi konut piya­sasında sınırlı bir psikolojik etki yaratabilir; ancak reel anlamda satış adetlerine hızlı ve güçlü bir yansıma yapması beklenmemeli.

Bir yanda maliyet ve arz sıkın­tısı, diğer yanda finansmana eri­şimdeki darboğaz… Bu denge, Eylül 2025’e girerken piyasayı “durağan ama kırılgan” hale ge­tiriyor. Fiyatlarda ani bir düşüş beklemek gerçekçi değil; çünkü maliyet artışları üreticiyi yüksek seviyede tutmaya zorluyor. An­cak satış adetlerindeki daralma, piyasanın genişleme kapasitesi­ni ciddi biçimde kısıtlıyor.

Bu tabloyu belki de şöyle oku­mak gerekir: Konut piyasası ne tamamen canlı ne de tamamen durgun. Bir tür “bekleme odasın­da” diyebiliriz. Alıcı ve satıcılar, ekonomik belirsizliklerin netleş­mesini beklerken piyasadaki iş­lem hacmi sınırlı kalıyor.

(Haber kaynağı: Dünya Gazetesi köşe yazarı Prof. Dr. Ali Hepşen’in “Konut piyasası eylülde ‘bekleme odasında’” başlıklı makalesinden alıntıdır)

PROJE BİLGİ FORMU

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yapın

Lütfen yorumunuzu girin!
Lütfen isminizi girin

Son Haberler

YAZARLAR

Ayla Özer
369 YAZI