TOKİ’nin son yıllarda geliştirdiği projelerin neredeyse tamamı satışa dayalı. Ancak bugünkü sorun sadece “sahip olma” değil, “barınma” hakkı üzerinden şekilleniyor. Özellikle mevsimlik çalışanlar, öğrenciler, genç hanehalkları gibi gruplar için sosyal kiralık konut üretiminin gündeme alınması gerektiğini düşünüyorum. Üstelik bu model sadece kamuya yük değil; uzun vadeli kontratlı, kira garantili özel sektör yatırımlarına da açık olabilir. Hatta yurtdışı uygulamalarda olduğu gibi menkul kıymetleştirme süreçleriyle de bu yapıyı ilişkilendirmek söz konusu olabilir. Burada mesele, “yap – sat” yerine “yap – yaşat” anlayışını kurumsallaştırmak. Aslında, bu yazıyı hazırlarken konuya ilişkin önemli bir açıklama da geldi ve önceki günkü Bakanlar Kurulu sonrasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından önümüzdeki dönemde TOKİ eliyle İstanbul’da ilk kez “kiralık konut projesi”nin hayata geçirileceği duyuruldu. Detaylar net değil ama önemli bir adım.
(Prof. Dr. Ali Hepşen‘in Dünya Gazetesi’nde yayınlanan “Türkiye için kira politikası: Müdahale mi, model mi?” başlıklı köşe yazısından alıntıdır)




