5 Aralık 2025 Cuma
Ana SayfaManşetProje GYF’ler yatırım aracı mı? finansman umudu mu?

Proje GYF’ler yatırım aracı mı? finansman umudu mu?

17 Temmuz 2024 tarihinde yürürlüğe giren düzenleme ile birlikte Proje Gayrimen­kul Yatırım Fonları’nın (Proje GYF) doğru­dan projelere yatırım yapabilmesinin yolu açıldı. Bu düzenleme, gayrimenkul yatırım fonlarının geleneksel sınırlarının ötesine ge­çerek hem sektördeki finansman ihtiyacına cevap vermesi hem de yatırımcıya alternatif bir getiri imkânı sunması bakımından olduk­ça önemliydi.

Aradan geçen yaklaşık bir yıllık süreçte, Proje GYF’lerin hem sayı hem de bü­yüklük açısından gösterdiği artış, düzenleme­nin sektörde ciddi bir karşılık bulduğunu gös­teriyor. Mayıs 2025 tarihi itibarıyla Kamuyu Aydınlatma Platformu (KAP) verilerine göre ise, kuruluş izni alınan Proje GYF sayısı 42’ye ulaştı. Aynı tarih itibarıyla toplam GYF sayı­sının 258 olduğu dikkate alındığında, Proje GYF’lerin toplam içindeki payı %17 civarın­da seyrediyor.

Daha da önemlisi, toplam GYF büyüklüğünün 160 milyar TL’ye ulaştığı or­tamda, Proje GYF’lerin büyüklüğü 34 milyar TL seviyesine çıkmış durumda. Bu, yaklaşık %21’lik bir paya tekabül ediyor. Önümüzdeki 3 ay içinde bu rakamın 50 milyar TL düzeyine ulaşması da olasılıklar dahilinde.

İlk bakışta bu gelişme umut verici: Hem kurumsal hem bireysel yatırımcılar için ye­ni bir yatırım kanalı ortaya çıkmış, hem de sektördeki projelere kaynak aktarımı için alternatif bir finansman aracı oluşturulmuş gibi duruyor. Ancak işin biraz daha derini­ne indiğimizde, yapısal bir sorunun belirme­ye başladığını gözlemliyoruz: Proje GYF’ler, gerçekten birer yatırım aracı mı? Yoksa ge­liştiricilerin yarım kalan projelerine kaynak aradığı bir tür “özel fonlama havuzu” mu?

Buradaki temel ayrım, fonların kuruluş mantığında yatıyor. Proje GYF’lerin, yatırım­cılardan toplanan fonları özenle seçilmiş, fi­zibilitesi yapılmış, getirisi potansiyel olarak yüksek ve sürdürülebilir projelere yönlendir­mesi beklenir. Bu yatırım kararları, bağımsız yatırım komiteleri tarafından alınır ve her bir fon, kamuya açık olarak faaliyetlerini şef­faf şekilde yürütmekle yükümlüdür. Böylece, yatırımcı bilgilendirilmiş, analiz edilmiş ve yönetilmiş risklerle karşı karşıya kalır.

İki önemli risk bulunuyor

Ancak mevcut durumda, fonların zaman zaman bu çerçevenin dışına çıktığını görü­yoruz. Özellikle bazı geliştiricilerin, ellerin­deki finansman zorluğu yaşayan projeleri bi­rer Proje GYF çatısı altına alarak, doğrudan fon içinden kaynak bulma yoluna gittikleri örnekler dikkat çekici hale gelmeye başladı. Bu yaklaşımda GYF’nin yatırımcı için geti­ri yaratan bir araç olması hedefinden sapıla­rak, proje finansmanının ana omurgası hali­ne gelmesi söz konusu oluyor.

Bu durumun iki yönlü bir riski var. Birincisi, yatırımcının fonun neye yatırım yaptığı konu­sunda şeffaf ve teknik bilgiye dayalı bir tablo­ya ulaşmakta zorlanması. İkincisi ise, gelişti­ricinin Proje GYF’yi, sanki banka kredisi veya proje ortağı yerine koyarak, sadece bir nakit kaynağı olarak kullanması. Oysa GYF sistemi; sermaye piyasalarının dinamizmi, yatırımcı­nın korunması ve profesyonel portföy yöneti­mi ilkeleri üzerine kurulmuştur.

Sektörde Proje GYF’lerin “finansman ara­cı mı, yatırım aracı mı?” ikilemiyle karşı kar­şıya olduğu aşikâr. Bu ikilemin çözümü ise hem düzenleyici otoritenin daha sıkı ve net çerçeve koymasından, hem de portföy yöne­tim şirketlerinin fon kurma süreçlerinde da­ha yatırımcı odaklı bir perspektifle hareket etmesinden geçiyor.

Önemli olan büyümenin niteliği

Mevcutta var olan olumlu örneklerin kalı­cı bir sisteme dönüşebilmesi için, Proje GY­F’lerin gerçekten “yatırımcı için değer yara­tan” bir model olduğunun tescillenmesi ge­rekiyor. Bu da ancak yatırım komitelerinin bağımsızlığı, proje seçiminde teknik analiz­lerin ön planda olması, yatırımcı bilgilendir­melerinin şeffaflığı ve getirilerin tutarlılı­ğıyla sağlanabilir.

Sonuç olarak, Proje GYF’lerin büyüme­si tek başına bir başarı göstergesi değildir. Önemli olan, bu büyümenin niteliğidir. Ku­rumsal yatırımcılar için getirisi olan, birey­sel yatırımcıyı koruyan ve sektöre uzun va­deli değer katan bir yapı tesis edilmeden, sa­yıların artması finansal mimaride derinlik oluşturmayacaktır. Bu yüzden temel soruyu tekrar sormakta fayda var: Proje GYF’ler, ya­tırımcı için bir fırsat mı, yoksa geliştirici için geçici bir çıkış yolu mu?

(Haber kaynağı: Dünya Gazetesi köşe yazarı Prof. Dr. Ali Hepşen’in “Proje GYF’ler: Yatırım aracı mı, finansman umudu mu?” başlıklı makalesi)

PROJE BİLGİ FORMU

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yapın

Lütfen yorumunuzu girin!
Lütfen isminizi girin

Son Haberler

YAZARLAR

Ayla Özer
369 YAZI