Finansbank’ı kendi 1.5 milyon dolar sermayesi ve 1.2 milyon dolara sattığı iki evinin parasıyla kurduğunu anlatan Özyeğin, bugün yine 2.7 milyon doları olsa ne yapardı sorusuna karşılık şunları kaydetti: “Tabii bugün böyle bir parayla bir bankanın yüzde 1 ortağı olabiliyorsunuz. Çünkü BDDK kuralına göre 300 milyon dolar sermayeyle kuruluyor banka. O yüzden herhalde yine bankacılık işine girmek istiyor olsaydım Türkiye’ye yeni giren yabancı bankaların sahiplerine giderdim, Türkiye’de bu kadar bankacılık tecrübem var.
Ben kendi paramı da koyayım siz 300 milyon dolar yerine 297 milyon dolar koyun, ben de bankaya yüzde 1 ortak olayım’ derdim. Eğer bankacılığa girmek istiyorsam. Onun dışında yatırım yapmak dediğiniz zaman tabii böyle bir parayla Türkiye’de ancak İstanbul’un çevresinde yarın öbür gün imar durumu alma potansiyeli olan yerlerde arsa almak herhalde iyi bir yatırım.”
Çin’deki fırsatlar
Çin, Türkiye ilişkilerinin iş dünyası tarafında önemli potansiyel barındırdığını ifade eden işadamı Hüsnü Özyeğin, “Bütün ülkelerin Çin’le dış ticaret açığı var, ama hiç kimsenin bizim gibi 1’e 10 değil. Yani 2 milyar dolar ihracat, 20 milyar dolar ithalat gibi değil” dedi. Özyeğin, Türkiye ve Çin arasında büyük bir dış ticaret açığı olduğunu dile getirerek, ”Ama ben bunu da çok olumsuz bir şey olarak görmüyorum. Çin’den yaptığımız ithalat, başka ülkelerden yapacağımız ithalata göre daha ucuz olduğu için birim başına, o da bence bizde gizli bir cari fazla yaratıyor. Çin’deki 30 milyon dolarlık vinci Almanya’dan 40 milyon dolara alırsanız, onu Çin’den almakla 10 milyon dolar cari fazla yaratmış oluyorsunuz” diye konuştu.
‘Tweet’ atmaya sıcak bakmıyor
Twitter’ kullanmayan Hüsnü Özyeğin, ‘Neden hayır?’ sorusuna, şu yanıtı verdi: “Twiter’ı Türkiye’de en çok kullanan rektör bizim rektör, Profesör Erhan Erkut. Bizde 2.800 öğrenci olmasına rağmen başka üniversitelerde 100 binlerce öğrenci var, ama en çok Tweet atan ve Tweet alan Erhan Hoca. Ben öğrencilerin Tweet’lerini ondan takip ediyorum. Bir de ben açıkçası Tweet işine girersem, başka bir işle uğraşamam. Yani zamanımın önemli bir kısmını buna harcayacağım. Ama ben zaten öğrencilerle birebir temastan daha çok hoşlanıyorum.” (milliyet)
