Türkiye’de konut ve ticari gayrimenkul stoğu hızla artarken, enerji maliyetleri ve iklim krizi artık yalnızca çevresel değil, ekonomik ve finansal bir parametre olarak da gayrimenkul değerlemelerinde belirleyici hale geliyor. EVA Gayrimenkul Değerleme Uzmanı Abdülşekür Hop, “Artık bir gayrimenkulün değeri, sadece lokasyon ya da metrekaresiyle değil; enerji performansı, su tasarrufu ve karbon ayak iziyle de ölçülüyor. Bu dönüşüm, hem yatırımcı hem de finans sektörü açısından yeni bir denge unsuru oluşturuyor” dedi.
Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığı, enerji verimliliğini çevresel bir sorumluluk olmanın ötesinde ekonomik bir zorunluluk haline getiriyor. 2024’te enerji ithalatının 65,6 milyar dolara ulaşması, konunun ülke ölçeğinde stratejik önemini ortaya koyuyor. EVA Gayrimenkul Değerleme Uzmanı Abdülşekür Hop’a göre, bu tablo bankacılık sektöründe de yeni bir kredi dinamiği yaratmış durumda.
Yeşil Binalar Yeni Standart Haline Geliyor
Hop, “Bankalar, sürdürülebilirlik kriterlerini risk yönetimi çerçevesine dahil ediyor. Yeşil sertifikalı binalar daha uygun kredi koşullarıyla finanse ediliyor. Bu durum, yatırımcıları da uzun vadeli değer kaybı yaşamamak için karbon ayak izi düşük, enerji etkin projelere yönlendiriyor. Bu eğilim, Türkiye’nin 2030 Enerji Verimliliği Stratejisi ve 2053 Net Sıfır Emisyon hedefleriyle de uyumlu ilerliyor. Böylece enerji tüketimi düşük, yenilenebilir kaynaklara dayalı projeler gayrimenkul piyasasında “yeni normal” haline geliyor.” Şeklinde konuştu.



