5 Aralık 2025 Cuma
Ana SayfaManşetGayrimenkul sek­törü artık Türkiye’ye döviz kazandırmıyor!

Gayrimenkul sek­törü artık Türkiye’ye döviz kazandırmıyor!

Dünya Gazetesi köşe yazarı Prof. Dr. Ali Hepşen, “Konutta yön değişiyor: Yeni cari açık dinamikleri” başlıklı makalesinde gayrimenkul sektörünün artık Türkiye’ye döviz kazandırmadığına dikkat çekti.

Hepşen, yazısında şu ifadeleri kullandı:

“Yıllardır süregelen bir anlatı vardı: “Gay­rimenkul sektörü Türkiye’ye döviz ka­zandırır.” Özellikle yabancıya konut satışla­rı üzerinden hem sektör desteklendi hem de cari açığın azaltılabileceği savunuldu.

Ancak son veriler, bu anlatının artık geçerliliğini yi­tirdiğini gösteriyor. Çünkü gayrimenkul sek­törü artık Türkiye’ye döviz kazandırmıyor eşiğine doğru geçiyor.

TCMB Ödemeler Bilançosu verilere göre, 2025’in ilk altı ayında, gayrimenkul alım-sa­tım kaynaklı cari açık 386 milyon dolara ulaştı (Geçen yılın aynı döneminde ise 507 milyon dolarlık cari fazla söz konusuydu). Buradaki kritik detay şu: Bu açık, Türkiye’de yabancılara konut satıldığında değil, Türk vatandaşlarının yurtdışında gayrimenkul alımı yaptığı durumlarda oluşuyor. Yani Tür­kiye’de üretilen tasarruf, başka ülkelerin ko­nut sektörüne akıyor; döviz Türkiye’den çı­kıyor. Oysa bu tablo uzun süredir yeterince tartışılmıyor.

Buna rağmen yıllardır tüm politik ilgi, ya­bancıya satışla döviz kazanalım hedefi çev­resinde döndü. Fakat elimizdeki veri se­ti gösteriyor ki, artık Türkiye’de Türklerin yaptığı yurtdışı konut yatırımları, yabancıla­rın Türkiye’deki yatırımlarını telafi etmek­ten uzak. Gayrimenkul sektörü üzerinden Türkiye’ye net döviz girişi değil, net döviz çı­kışı yaşanıyor.

Peki neden bu kadar yoğun bir yurt­dışı ilgisi var? Bunun arkasında birkaç temel faktör sıralanabilir:

-Türkiye’nin birçok büyük şehrindeki ortalama konut fiyatı Avrupa’daki birçok metropolü yakaladı. Bu durum yabancı yatı­rımcıyı caydırırken, yerliyi de başka pazarla­ra yönlendiriyor.

-Son yıllarda kira artışlarına getirilen sı­nırlamalar, 10 yıl boyunca kiracının tahliye­sinin mümkün olmaması gibi düzenlemeler, yatırımcı açısından öngörülemezlik yaratı­yor. Tahliye ve kira tespit davalarının yıllar­ca sürmesi, yatırımcının konutun kontro­lünü kaybettiği hissini güçlendiriyor. Bu da birçok yerli yatırımcıyı daha “yönetilebilir” yurt dışı pazarlarına yönlendiriyor.

-Avrupa’da düşen konut fiyatları ve yatı­rım fırsatları: Pandemi sonrası durgunluk ve yüksek faiz ortamı, birçok Batı Avrupa ülke­sinde fiyat düzeltmeleri yarattı. Bu da Türk yatırımcı için fırsat algısını güçlendirdi.

-Oturum ve vatandaşlık arayışı: Özellik­le Yunanistan, İspanya ve Portekiz gibi ül­kelerin sunduğu “Golden Visa” ve benzeri programlar, yatırım karşılığı oturum talebi­ni artırdı.

-Son aylarda döviz kurlarındaki göreli yatay seyir; yatırımcı açısından döviz bazlı maliyetleri daha öngörülebilir kıldı. Bu du­rum yurtdışına çıkış kararlarının hızlanma­sına zemin hazırladı.

-Döviz bazında daha öngörülebilir geti­ri: Avrupa’da uzun vadeli kira gelirleri düşük ama istikrarlı. Üstelik Euro bazlı gelir, döviz bazında sabit birikim yapan Türk yatırımcı­nın beklentisine daha çok hitap ediyor.

Sonuç olarak Türkiye’de yaşayan yatırım­cılar, birikimlerini Türkiye’nin konut sektö­rüne değil, başka ülkelerin konutlarına yön­lendiriyor. Bu yalnızca mikro bir bireysel tercih değil, makroekonomik sonuçları olan bir davranış biçimidir.”

Bu tablo birkaç açıdan önemli sin­yaller veriyor:

“1- Konut sektörü artık cari fazla değil, açık üretmeye başladı. Türkiye uzun yıllardır ihracat açığını turizm, taşımacılık ve gayri­menkul gibi hizmet sektörleriyle telafi etme­ye çalıştı. Ancak bu formül artık konut tara­fında işlemiyor.

2-Yurt dışına yönelen yatırım eğilimi yapı­sal hale gelebilir. Eğer yurtiçinde konut piyasası hem yatırım hem yaşam kalitesi açı­sından cazibesini yitirirse, Türk yatırımcısı için yurtdışı artık yalnızca bir alternatif de­ğil, yeni bir norm haline gelir.

Bu durumda yapılması gereken yalnızca “yabancıya satış teşviki” üzerine kurgulan­mış politikaları sürdürmek değil, aynı za­manda yerli yatırımcının güvenini yeniden inşa etmek olmalı. Aksi halde, konut sektö­rü yalnızca iç talep daralması değil, aynı za­manda sermaye ve döviz kaybıyla da karşı karşıya kalacaktır.

Bugün geldiğimiz noktada, konutta üretim kadar yönelim de stratejiktir. Çünkü bir ülke, sadece ne kadar konut inşa ettiğine değil, ta­sarruflarının nerede konut haline dönüştü­ğüne göre de değerlendirilir.”

PROJE BİLGİ FORMU

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yapın

Lütfen yorumunuzu girin!
Lütfen isminizi girin

Son Haberler

YAZARLAR

Ayla Özer
369 YAZI