GYODER II. Ankara Gayrimenkul Zirvesi Sonuç Bildirgesi..

Gayrimenkul sektörünün çatı kuruluşu Gayrimenkul Yatırımcıları Derneği (GYODER) tarafından düzenlenen II. Ankara Gayrimenkul Zirvesi, 17 Haziran 2025 tarihinde JW Marriott Ankara’da gerçekleştirilmiştir. “Gayrimenkulün Yeni Finansal Gerçekliği” ana temasıyla gerçekleştirilen zirve kapsamında, “Gayrimenkul Geliştirmede Sermaye Piyasası Araçları Devrede” başlığı altında çeşitli panel ve söyleşiler düzenlenmiştir.

Gayrimenkul sektörünün güncel ihtiyaçlarını ve finansman sorunlarını odağına alan II. Ankara Gayrimenkul Zirvesi’nde sektörün ihtiyaç duyduğu yeni finansman modellerini ve alternatif kaynakları ele almak amaçlanmış, Gayrimenkul Yatırım Ortaklıkları (GYO), Gayrimenkul Yatırım Fonları (GYF), Proje Gayrimenkul Yatırım Fonları (PGYF) ve Gayrimenkul Sertifikaları (GS) gibi sermaye piyasası enstrümanlarının sunduğu olanaklar kapsamlı biçimde değerlendirilmiştir.

Bu finansal araçların, yatırımcıların sektöre erişimini kolaylaştırdığı, düzenli gelir ve değer artışı potansiyeli sunarak yatırımcı ilgisini artırdığı ifade edilmiştir. Gayrimenkul sektöründe şeffaflık, likidite ve ölçeklenebilirliğin artırılması açısından bu araçların kritik rol oynadığı vurgulanmıştır.

Zirvede paylaşılan veriler ışığında; 2025 yılının ilk çeyreği itibarıyla payları Borsa İstanbul’da işlem gören 49 GYO’nun toplam aktif büyüklüğü 1,3 trilyon TL’ye, piyasa değeri ise 545 milyar TL’ye ulaşmıştır. Aynı dönemde, Proje Gayrimenkul Yatırım Fonlarının sayısı 47’ye, toplam büyüklüğü ise yaklaşık 35 milyar TL’ye yükselmiştir. Tüm GYF’lerin sayısı 265’e ulaşırken, bu fonların toplam büyüklüğü 160 milyar TL’nin üzerinde gerçekleşmiştir.

Zirvede yapılan değerlendirmelerde, önümüzdeki dönemde hem yatırımcı haklarını koruyacak hem de sektörün ihtiyaçlarına etkin şekilde yanıt verecek yeni finansal araçların geliştirilmesi ve ilgili düzenlemelerin hayata geçirilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Bu doğrultuda kamu otoriteleri, özel sektör paydaşları ve düzenleyici kurumlar arasında daha güçlü bir iş birliği ve sürdürülebilir iletişim mekanizmasının tesis edilmesi büyük önem taşımaktadır.

Zirvede ele alınan tematik oturumlar; “Gayrimenkulün Yeni Finansal Gerçekliği”, “Yeni Vergi ve Temettü Rejiminin GYO ve GYF Ekosistemine Etkileri ve Halka Arz Süreçleri”, “Gayrimenkulde Yeni Yatırım Aracı: Sertifikalar ve Erişilebilirlik”, “Proje Gayrimenkul Yatırım Fonlarında Gelişim Alanları: Mevzuat, Süreçler ve Talep Odaklı Bakış” ve “Proje Gayrimenkul Yatırım Fonları: Kısıtlar ve Çözüm Önerileri” başlıkları altında gerçekleştirilmiş ve sektörün geleceğine yön verecek görüş ve öneriler kapsamlı biçimde ele alınmıştır.

Bu bildirge, II. Ankara Gayrimenkul Zirvesi kapsamında sunulan görüş ve önerilerin kamuoyuyla paylaşılması amacıyla hazırlanmış olup, sektörün gelişimine kurumsal düzeyde katkı sağlamayı hedeflemektedir.

Prof. Dr. Emre Alkin – “Zirvenin Ekonomi Sahnesi”

Zirvede yaptığı açılış konuşmasında Prof. Dr. Emre Alkin, gayrimenkul piyasalarının küresel ölçekte geçirdiği dönüşüme dikkat çekmiş; özellikle ABD’deki gelişmelerin sektörde yeni yaklaşımların benimsenmesine vesile olduğunu belirtmiştir. Gayrimenkul sektörünün konvansiyonel bir bakış açısı ile de değerlendirilmesinin önemine vurgu yapmıştır.

Gayrimenkul sektöründeki vergi yükünün birçok emtiaya kıyasla çok daha yüksek olduğuna dikkat çeken Alkin, yalnızca konut arzını artırmanın fiyatları düşürmeyeceğini, maliyet kalemlerinin yapısal biçimde ele alınması gerektiğini ifade etmiştir. Bu bağlamda sermaye piyasalarının devreye alınmasının kaçınılmaz olduğu belirtilmiştir.

Türkiye’nin 2040 yılına doğru ciddi bir su krizi ile karşı karşıya kalabileceği öngörüsünde bulunan Alkin, gayrimenkul sektörünün bu tehdide karşı sürdürülebilir çözümler üretmek zorunda olduğuna dikkat çekmiştir. Enflasyon, bütçe açıkları ve düzensiz göç gibi faktörlerin, ekonomik istikrarı doğrudan etkilediği, bu nedenle güven temelli bir ekonomi modelinin inşa edilmesinin elzem olduğu ifade edilmiştir.

Sermaye piyasalarının yüksek teknoloji ile entegre edilmesi halinde sektördeki gelir potansiyelinin kayda değer biçimde artabileceği belirtilmiştir. Ayrıca, tüketici davranışlarının enflasyon üzerinde oluşturduğu beklenti baskısına da değinen Alkin, bu alanda düzenleyici önlemlerin alınmasının önemine işaret etmiştir.

Bu değerlendirmeler doğrultusunda gayrimenkul sektörünün sürdürülebilirliği açısından sermaye piyasalarının aktif şekilde devreye alınması, maliyet bilinci, çevresel sürdürülebilirlik ve ekonomik güvenlik kavramlarının bütüncül bir yaklaşımla ele alınması gerektiği tespit edilmiştir.

“Gayrimenkulün Yeni Finansal Gerçekliği” – Neşecan Çekici – GYODER Yönetim Kurulu Başkanı

Oturumda, içinde bulunduğumuz dönemin en belirleyici sorunlarından biri olarak finansmana erişim güçlüğü ön plana çıkmıştır. Küresel düzeyde, özellikle Kıta Avrupası’nda hem kârlılığın hem de güven ortamının zayıfladığına, getiri oranlarının ise tarihsel olarak en düşük seviyelere gerilediğine dikkat çekilmiştir.

Enflasyonist baskıların yoğun şekilde hissedildiği ve faiz yükünün sektör üzerinde ciddi bir baskı oluşturduğu bu dönemde, gayrimenkul piyasaları çok yönlü zorluklarla karşı karşıya kalmaktadır.

Konut krizinin yalnızca Türkiye’nin değil, küresel ölçekte 1,6 milyar insanı etkileyen bir sorun olduğu; önümüzdeki 10 yıl içerisinde dünya nüfusunun yaklaşık %40’ını oluşturan 3 milyar insanın erişilebilir konuta ihtiyaç duyacağı öngörülmüştür.

Bu bağlamda, Türk gayrimenkul sektörü temsilcilerinin, yıllar içerisinde kazandıkları deneyim ve bilgi birikimiyle bu konuda liderlik üstlenmeye hazır oldukları ve Avrupa ölçeğinde öncü bir konuma ulaşmayı hedefledikleri ifade edilmiştir.

Ev sahipliği oranındaki düşüşün (yaklaşık %70’lerden %55’lere gerileme) ve demografik
dönüşümün etkileri, sermaye piyasası araçlarının gayrimenkul sektörüyle entegre edilmesinin önemini bir kez daha ortaya koymuştur.

Türkiye’de gayrimenkul yatırımı konusundaki geleneksel yaklaşımlara paralel olarak tapunun hâlen en güvenilir yatırım aracı olarak görülmesi, finansal okuryazarlık ile gayrimenkul okuryazarlığının geliştirilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu iki kavramın eş zamanlı olarak yaygınlaştırılması, sektörün derinleşmesi açısından kritik öneme sahiptir.